Tersanelerden Tuzla'ya 'Hayır' dalgası

İSTANBUL - Sanayi, tekstil, deri ve tersane sektörünün kenti olan Tuzla’da işçilerin itirazı dalga dalga kente yayılıyor. İç göçün yarattığı gettolarda yankılanan ses “Hayır”a dönüşüyor. Ülkenin her yerinde olduğu gibi Tuzla’da da önce kamera kapatılır, ardından konuşulur...

İstanbul Anadolu Yakası’nın en kalabalık ve tersanelerde sık sık yaşanan iş cinayetleriyle ülke gündemine oturan Tuzla’da referandumun rengini alınteri belirleyecek. 245 bin nüfusa sahip ilçede, iş cinayetleri, uzun ve yorucu çalışma saatleri, örgütsüz ve düşük ücretli binlerce emekçiyi barındırıyor. İç göçün de etkisiyle varoşları çok olan ilçe, İstanbul’un her tarafında olduğu gibi kentsel dönüşümün yarattığı rant ile parsel parsel gökdelenler yükseliyor. Aynı zamanda sanayinin başkenti Kocaeli’ye komşu olması ile bir emekçi kenti olan, Tuzla’da referandumun rengini de işçi sınıfının damga vuracağı kesin. Ağır metal, kimya, deri ve tekstil sektörün ağır kokusu ile alınterinin kokusunun yoğrulan kentte “Hayır” sesi daha gür çıkıyor.

Emek sömürüsünün dip yaptığı Tuzla Sanayi Bölgesi’nde birçok işçi ücret alamadan evine dönerken, işten atılma korkusu ile sendikaya yaklaşmak bile büyük bir cesaret istiyor. Grev öncesi gibi bir hava hakim Tuzla’nın kan ve ter kokan iş sahasında. Referandumda "Hayır"ın sesi geliyor.

İÇ GÖÇÜN YARATTIĞI BİR KENT

Aynı zamanda iç göçün büyüttüğü kenttin 2 büyük mahalleden biri olan Aydınlı Mahallesi, Erzincan, Dersim, Bingöl Alevileri ağırlıkta yaşarken, Orhanlı Mahallesinde ise Karadeniz kökenli yurttaşlar ağırlıkta. "Evet" sesinin en yüksek çıkacağı tahmin edilen bölge ise AK Parti etrafında kümelenmiş Şifa ve Mimar Sinan mahalleleri. MHP tabanının yoğunlukta olduğu Yayla Mahallesi ise “Hayır”ın sürpriz mahallesi olacak. AK Partideki “Gizli Hayırcılar” ile MHP tabanının genel merkezle ters düşmesinden kaynaklı bu mahallerde beklenin üzerinde “Hayır” oyunun çıkacağı tahmin ediliyor. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde yüzde 43 oy alan AK Parti’yi sırasıyla yüzde 25 CHP, yüzde 13 MHP ve yüzde 11’lik oy oranı ile HDP izledi.

Tüm mahallerdeki “Evet” görselinin yoğun kullanmasını belediyenin seferber ettiği imkanlara bağlayan “Hayır” cephesi, her şeye rağmen önde olduklarını savunuyor.

HDP: ÇALIŞMALARIMIZ ENGELLENİYOR

HDP İlçe Örgütü, kentin kozmopolitliği ve emek yoğunluklu olmasına dikkat çekerek, sonucunda işçilere bağlı olduğunu dile getiriyor. HDP İlçe Eşbaşkanı Binalin Palandöken, çalışmalarını çok farklı yapılarla ortaklaştırdıklarını belirterek, iktidarın kamu gücünü kullanarak çalışmalarını sık sık engellenmeye çalıştığını söylüyor. Olumlu tepkiler aldıklarını ifade eden Palandöken, özelikle emekçilere yönelik çalışmalara ağırlık verdiklerini anlatıyor.

‘TUZLA'DA ZAFER HAYIR'IN OLACAKTIR’

Kafa kafaya bir sonuç bekleyen Palandöken, “Bu anayasa beni, geleceğimi ve ortak yaşamı ifade etmiyor. Çevremizde MHP ve AKP’li olan taban da var. Onlarla sohbet ettiğimizde ‘Bu bir parti seçimi değil, bu tamamıyla bir adamın kendini koruma altına almasıdır’ diyenleri görüyoruz ve kesinlikle ‘Hayır’ diyeceği görüşündeyim. Biz de o çatlaklıklara dayanarak bu referandum seçiminde Tuzla’nın ‘Hayır’ ile çıkacağına inanıyoruz. Zafer ‘Hayır’ındır” diye konuşuyor. 423 sandığın güvenliğini sandık kurulu üyeleri ve müşahitleri sağladığını belirten Palandöken, “Sandığa sahip çıkılmalıdır. Bu referandum oyu özellikle ezilen halklar için bir onur meselesi. Halk sahip çıkacaksa onuruna, geleceğine sahip çıkacak” diyor.

‘EVET ÇIKARSA KIDEM TAZMİNATI KALKAR’

Tuzla’da örgütlü az sayıda sendikadan biri olan Deri Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikası (DERİTEKS) Tuzla Şube Başkanı Binali Tay, ekonomik krizden çok etkilendiklerini paylaşıyor. İşçilerin de taleplerinden biri olan “yeni bir sivil anayasa” talebinin bu referandumda yer almadığını dile getiren Tay, “İşçiler bu yasaya ‘Hayır’ diyor. ‘Evet’ çıkarsa kıdem tazminatları, toplu sözleşmeleri tehlikeye girecek. ‘Evet’ten sonra belki KHK ile sendikaların kapatılacağı öngörülüyor. Bundan dolayıdır ki işçiler ‘Hayır’ diyor” diyor.

‘İŞÇİ NEDEN HAYIR DİYECEĞİNİ BİLİYOR’

Sendika olarak işçilerle birlikte "Hayır" çalışmaları yürüttüklerini aktaran Tay, şöyle devam ediyor: “Örgütlü olduğumuz fabrikalarda yemek aralarında işçilere mevcut anayasanın ne olduğunu, işçilerin ve haklarının, kayıplarının ne olacağını; ileriki süreçte gerek ülke, gerek işçiler açısından da çok büyük tehlikeler doğuracağını anlatmaya çalışıyoruz. 'Hayır' diyen işçiler ise neden 'Hayır' dediklerini biliyor.”

Bölgedeki en büyük sıkıntının sendikal faaliyetlerin engellenmesi olduğunu vurgulayan Tay, “İşçiler, son 10 yıldır kredi kartlarına endeksli bir hayat sürdüklerinden dolayı ‘bugün sendikaya üye olursam yarın işten atılırım’ kaygılarıyla sendikal faaliyetlere uzak duruyorlar. Örgütsüz alanlarda işçiler ciddi anlamda köle sisteminde çalışmaktalar” diyor.

KAMERA KAPANDIĞINDA KONUŞAN SIRAYA GİRİYOR

Çarşı boyunca AK Parti seçim araçlarından çalan son ses müzikler eşliğinde girdiğimiz Aydınlı Mahallesi’nde, mikrofona farklı sesler yansıyor. Bisikletçisinden fotoğrafçısına, kahvecisinden elektrikçisine, kamerayı kapattığımızda susturabilene aşk olsun. Esnaf, AK Partili belediyeden, sokak kolluk kuvvetlerinden sesini kayıt dış aktarıyor. Esnaftan, “Son güne kadar bekliyorum”, “Süleyman Demirel’i de, Tansu Çiller’i gördük” gibi çeşitli cevapları almak mümkün.

‘EVET' DEMEM MÜMKÜN MÜ?'

Ekonomik sıkıntı ve şikayetlerini dile getiren fotoğrafçıya, “Kameraya konuşur musun?” sorumuza “Fotoğrafçı olan benim, ben seni çekeyim” esprisinin ardından "Hayır" gerekçesini sıralıyor. Ekonomik ve siyasal kriz, Suriye başta olmak üzere dış politika çıkmazı, teklif edilen anayasa değişikliğin ötekileştiriciliği ve daha birçok gerekçeyi sıralayan fotoğrafçı esnaf, “Tüm bunlardan kaynaklı ‘Evet’ demem mümkün mü? Kesinlikle hepimiz ‘Hayır’dan yanayız” diyerek tercihlerini dile getiriyor.

‘UZUN SÖZE GEREK YOK, 'HAYIR’

Televizyon sesi ile okey taşlarının sesinin birbirine karıştığı işsiz ve emeklilerin bol sohbete daldığı kıraathaneye giriyoruz. Kimi başını oyundan kaldırmadan, kimi ‘Buyurun oturun çay ikram edelim’ diyerek geliş nedenimizi sorgulayıcı gözlerle bakıyorlar. Uzun yıllardır kahve işletmeciliği yapan ve ismini vermek istemeyen çaycı, EMEP’in dağıttığı “Başkanlığa, tek adam rejimine ‘Hayır’” broşürü göstererek, “Uzun söze gerek yok, tabii ki ‘Hayır’ diyoruz” diye belirtiyor.

'AK PARTİLİ BELEDİYEDE ÇALIŞAN KIZIM İÇİN KONUŞAMAM'

Masada Kürtçe konuşan 60 yaşlarındaki yurttaşa, “Bizimle konuşmak ister misin? 'Hayır' mı diyeceksin 'Evet' mi?” diye soruyoruz. Bir kameramıza, bir bize baktıktan sonra, “Niye benim yüzümü çekeceksin, sonra beni tutuklasınlar diye mi?” diyerek teklifimizi geri çeviriyor. Başka bir masadan “buyurun” teklifi alıyoruz. “Kamera?”, “Kamera yok”! AK Partili belediyede işçi olan kızı ve üniversitede okuyan çocuğu “zarar görmesin” diye kayıt dışı konuşuyor. Alevi olduğunu belirtiyor ve teklif edilen anayasada Alevilere ait bir şey bulmadığı için “Hayır” diyeceğini söylüyor.

‘BAŞKANLARIMIZ İÇERİDE’

Başta sorduğumuz ve rengini belli etmeyen bir başkası da, sessizce yaklaşıyor ve “Kızım, başkanlarımız içeride... 'Hayır'” diyerek ayrılıyor kahveden.

Vardiya girişi ve çıkışı beklediğimiz farklı sektörlerde çalışan işçiler de, “kamera belasından” konuşmayı reddediyor. Yüzümüze, gözlerimizin içine bakan işçilerden biri, “Tuzla’daki işçilerin hiçbiri 'Evet' der mi, Allah aşkına? Hangi koşullarda çalıştığımız ortada. Bu ekmek kapımızdan da olmamak için konuşmuyoruz, ne yapalım? Sandıkta ‘Hayır’ımızı konuşturacağız” diye belirtiyor.

Necla Demir - dihaber