İSTANBUL - Yasalarda yeri olmayan ve işçi statüsüne alınmayan ev işçisi kadınlar, ev işçiliğinin iş tanımına girmesini istedi. Kadınlar, işteki ve evdeki patrona karşı “Özgürlüğümüz için 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıyız. Sesimizi çıkarmamız lazım" dedi.
7 yıllık ev işçisi Songül Arslan (47), haftanın 5 günü yarım gün çalışarak bin 300 TL kazanıyor. Çalıştığı süre zarfında birçok zorlukla karşılaştığını belirten Arslan, asgari ücret alamadığı gibi sigortasının yarısını da kendisinin ödediğini söyledi.
Emeğinin sömürüldüğünü kaydeden Arslan,“Yarım gün gidiyorum ama bütün işleri ben yapıyorum. İşimi tam yaptığım için sigortayı da tam istiyorum. Ev işçiliği yapmak çok zor. Yarım gün çalışıyorum, geliyorum evimde de çalışıyorum. Bedenim çok yoruluyor. Hafta sonları bacak ve kollarım kilitleniyor. Tazminat hakkımız olmasından yanayım. Bedenimiz gidiyor ama karşılığını alıyor muyuz? Ev işçisi olarak tazminat alamıyorsun. Bu da doğal olarak bizi yıpratıyor. 7 senemi verdim. Belki 6 sene daha dayanırım çünkü emekliliğime o kadar var” dedi.
Emeğinin karşılığını alamadığını ve sağlık sorunları yaşadığını vurgulayan Arslan, kazandığı ücretin geçimini sağlamaya yetmediğinin altını çizdi.
‘ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN 1 MAYIS’TA ALANLARA’
“1 Mayıs’ta ev işçisi, evinde çalışan işçiler fark etmez o günü mutlaka bayram havasında kutlamalıyız” diyen Arslan, "Herkes sokaklara çıksın ve sesini duyursun. Evde oturarak kendi kendimize dert yanarak olmuyor. Sokağa dökülmeliyiz. Başımızdakiler kadınların sesini duysun” çağrısında bulundu.
Ara ara ev işine giden Kader Gülsoy (32) da, kendi evinin işçisi olduğunu söyledi. Çalıştığı süre zarfında karşılaştığı zorlukları anlatan Gülsoy, görülmeyen emek olarak tarif ettiği ev işçilerine sosyal devlet anlayışı gereği gerekli imkanların sağlanmasını istedi. Toplumsal rollerin bu durumun yaşanmasında etkili olduğunu dile getiren Gülsoy son olarak, “Özgürlüğümüz için 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıyız. Sesimizi çıkarmamız lazım” diye belirtti.
‘SİSTEM BİZİM EMEĞİMİZDEN FAYDALANIYOR’
İmece Ev İşçileri Sendikası Başkanı Ayten Kargın (57) ise, aynı zamanda 13 yıllık bir ev işçisi. Kırılan kolu nedeniyle çalışmaya ara veren Kargın, çalıştığı süre boyunca karşılaştığı haksızlıkları biriktirip sorguladığını belirtti. İlk başlarda kendini ev işçisi olarak tanımlamadığını kaydeden Kargın, şunları aktardı: “Yaptığım işe, iş olarak bakmıyordum. Oysa bizim yaptığımız iş; emek, güç, sarf eden bir iş. Bunu çok yıllar sonra fark ettim. Yaşanan haksızlıkları araştırırken İmece Ev İşçileri Sendikası ile tanıştım. Böylelikle kendi mücadeleme başladım.”
Ev işçisi kadınları durakta, otobüste gördüğü zaman örgütlemeye çalıştığını belirten Kargın, “Bizi yöneten sistem emeğimizden faydalanıyor. Bize söz verildi. Şişirme paketlerde teşvikler, sigortalar verildi; ama hepsinin altı boş çıktı. Kaç tane kadın sigortalı? Hiçbir denetim olmadı. Gündelik 10 gün gidiyorsa sadece yüzde 2’lik bir sigorta primi var ve o da ne sağlıktan yararlanıyor ne de başka bir şeyden. Sadece o evde iş kazası yaptığı zaman hastaneden yararlanabiliyor. Emekli olamıyor. Oysa o işçi, haftanın 5-6 günü işe gidiyor. Taleplerimiz bu ayrımcılığın ortadan kaldırılması. Daha açık, sigorta getirilmesi" şeklinde konuştu.
‘EV İŞÇİLİĞİ DE İŞ TANIMINA GİRMELİ’
Ev işçilerini yıpranmış ellerinden ve yorgunluğundan tanıdıklarını ifade eden Kargın, çalışma saatleri ve programlarının düzenlenerek ev işçiliğinin de iş tanımına girmesi talebinde bulundu. Kargın devamında, “İşverenin talepleri var işçiden. İşçinin neden olmasın? İşvereni reddetme durumun yok. Çünkü ev işçisi çok bilinçli değil. Kendini işçi olarak görmüyor. Bunu bilse bu taleplerini isteyecek aslında. Bu yüzden ev işçileri örgütlensin ve haklarını savunsun. Biz bu yüzden çaba sarf ediyoruz. Biz ev işçileri gerçekten çok yıpranıyoruz. Çok yoruluyoruz ve emeğimizin karşılığı yok. Ben şu an 57 yaşındayım beden olarak yüz yaşında hissediyorum kendimi. 13 sene o evde çalıştım ama ondan sonra da devam ettim. Hala evimde işçiyim. Kolum kırık, hala tek elimle bu evin içinde bir şeyler yapmaya çalışıyorum” diye konuştu.
‘DİĞER KOLUMUN KIRILACAĞINI DA BİLSEM 1 MAYIS’TAYIM’
İşteki ve evdeki patrona karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olunması gerektiğini vurgulayan Kargın son olarak şu çağrıda bulundu: “Kadınların bu konuda kendini ifade edebilmesi için 1 Mayıs alanı bir fırsattır. En çok orada sesini duyurup avazın çıktığı kadar bağırabilirsin. Orada haklarını dile getirebilirsin. Buradan ev işçilerini alanlara çağırıyoruz. Ev işçisi bir kadın olarak her şeye karşı 1 Mayıs’a. Kadın cinayetleri için o alanlarda olalım. Görünmeyen emeğimiz için, tecavüze uğradığımız için alanlarda olalım. Bu sisteme 'Hayır' dediğimiz için o alanlarda olalım. Bir işçi olan ben düştüm, kolum kırıldı. Diğer kolumun da kırılacağını bilsem 1 Mayıs’ta alanlardayım ve hepinizi de bekliyorum."