Kadının yok sayılan hakikat arayışı: Jineoloji büyüyor

DİYARBAKIR - Kadının yaşam bilimini açığa çıkaran Jineoloji, 8 yıllık süreç içerisinde birçok çalışmaya imza attı. Jineoloji Amed Atöylesi üyesi Hevi Nimet Gatar, Jineoloji ile kadınların yok sayılan tarihini aradıklarını söyleyerek, kadınların özüne döndüğünü böylece var olan bir hakikatin karartılamadığını söyledi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 2008’de “Özgürlük Sosyolojisi” başlıklı savunmasında ele aldığı kadının yaşam bilimi anlamına gelen Jineoloji Kürt kadınları öncülüğünde büyüyor. “Kadın hakikatinin arayışı ve çözümü” konularında çalışmalarını yoğun bir tempoyla süren Jineoloji, kadının yok sayılan tarihi, sosyolojisi, siyasallaşma ihtiyacı, ekonomi ve kadın ilişkisi, erilleşen, tekelleşen bilim, eğitim, ekoloji, demografya, etik ve estetik gibi birçok alan üzerine tartışmalar geliştiriyor. Diyarbakır ile başlayan İstanbul, İzmir, Van ve Ankara gibi illerde büyük ilgi gören Jineoloji, şu an birçok il, ilçe ve mahallelerde kadınlarla buluşuyor. 8 yıllık serüveniyle binlerce kadın ile buluşan Jineoloji, bu kapsamda dergi, kitap, konferans ve atölye gibi çalışmalara imza attı. Jineoloji Amed Atölyesi üyesi Hevi Nimet Gatar, yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.

‘KADIN BİLİMİ BÜYÜYOR’

Tartışmaya başlandığı 8 yıllık süre boyunca Jineoloji'nin "Kadın ve yaşam bilimi anlamına gelen Jineoloji; verili olan günümüz sosyal bilim anlayışına karşı geliştirilmiş bir eleştiri" olduğunu ifade eden Gatar, kadınların kendi arkeolojisini yapabileceklerini ve patriarkal (ataerkil) zihniyetin işgal ettiği tüm alanları yeni baştan sorgulayarak toplumsallığı sorunsallığa dönüşen kadının yok sayılan ilk üretimlerini açığa çıkarabildiklerini kaydetti. Jineoloji’ye dair kadınların ciddi çalışmaları olduğunu da belirten Gatar, şu anda Türkiye ve bölgenin birçok ilinde Jineoloji atölyesi olduğunu ve bu kapsamda yürütülen çalışmaların kadınlarla birlikte bir bilim haline dönüştüğünü vurguladı.

‘KADINLAR YOK SAYILAN TARİHLERİNİ ARIYOR’

Jineoloji’nin temel amaçlarından biri de kadının kendi varoluşunu sorgulamasıyla eril zihniyetin inşa ettiği tüm kalıpların yıkılması olduğunun altını çizen Gatar, kadının kim olduğu, kimler tarafından tanımlandığı, uğradığı şiddet türlerinin hangi iktidar mekanizmalarıyla beslendiği, özgürlük sorununun nasıl çözüleceği konularının tartışılması gereken noktalar olduğunu ifade etti. “Kadına ve doğaya karşı işlenen suçların temsilcisi olan ideolojileri ve bu ideolojilerin seçtiği düşünce yöntemlerini Jineoloji ile tartışabilir ve eril zihniyetin kendisini nasıl açığa çıkardığını da çözümleyebiliriz. Dolayısıyla şunu yeniden kendimize itiraf etmeliyiz. Kadın bilimine ve kadının kendi arkeolojisine ihtiyaç var” diye konuştu. Gatar, kadınların 5 bin yıllık ezilmişlik sürecinde değer ve varlıklarını unuttuğunu söyledi.

JİNEOLOJİ: DİRENİŞ, MANİFESTO, KADININ VAROLUŞUDUR

Gatar, “Dolayısıyla Jineoloji dediğimizde erkek egemen zihniyetin tüm inşa politikalarının çözümlenip ifşa edilmesinin ardından gelecek olan hem direniş, hem manifesto hem de kadının varoluş bilimi olarak tanımlayabiliriz. Jineoloji'de bir kadın olarak kendimin arkeolojisini nasıl yapabilirimi sorguluyorum. Çünkü bir kadının kendi var oluşuna, özüne ve hakikatine geri dönmesi gerekiyor. Özüne dönüşü yani Sümercede ‘Amargi’ olarak bildiğimiz anaya dönüşü yaşaması gerekiyor. Çünkü varlığından korkulan kadının kendisiyle buluşması oluşturulan patriarkal sistem ile birlikte hep engellendi. Kadının kendisiyle buluşamamasının en temel nedeni ise sistemin kadının birçok noktada yok sayması ve kadını kendi kalıplarına göre tanımlayarak silmesidir” dedi.

‘HAKİKAT KARARTILAMAZ’

Devletli toplumların kurulmasıyla birlikte kadınların ve topyekun bir yaşamın doğadan, özgürlükten ve demokratik sistemden uzaklaştırıldığını ifade eden Gatar, “Kadın doğaya teslim olduğu noktada ekolojist, demokratik ve kadın özgürlükçü bir paradigmayla toplumu var etmiştir. Fakat kadın bütün bu var ettiği bilgilerden uzaklaştırılmış ve kendisine bile yabancılaştırılmıştır. Bilgi iktidarın elinde tekelleştikçe kadın da kendi özünden uzaklaştırılmıştır. Şuan iktidarın elinde olan bu bilgi ile kadın ve toplum tanımlanıyor. Bununla kadının tarihi karartılarak değiştirilip dönüştürülüyor. Jineoloji ise kadının özü ve hakikatiyle buluşturmayı hedefliyor” diye konuştu.

‘ATÖLYELER İLE KADINLAR ÖZÜNE DÖNÜYOR’

Jineoloji çalışmalarını anlatan Gatar, bu kapsamda Avrupa'da konferansların düzenlendiğini ve üniversitelerde Jineoloji kürsülerin kurulduğunu ifade etti. Yapılan Atölyeler çalışmalarında Jineoloji’ye giriş kitabının esas alındığını söyleyen Gatar, atölyelerde birçok meslekten ve alandan kadınlarla buluştuklarını söyledi. Gatar, “Atölyelerde kadınların kendini sorguluyor olabilmesi ve kendi özüne dönebilmesiyle de ‘xwêbûn’ (kendin olmak) olabilme gerçekliğini tartışıyoruz; çünkü atölyeler için bir fikir üretim ortamı da diyebiliriz. Bilge kadının deneyimini ve annelerimizin doğal toplum sürecinden bugüne inşa ettiği yaşamsal bilginin açığa çıkarılması atölyelerdeki çalışmalarla mümkün olabilmektedir. Ayrıca atölyelerde kadınların patriarkal sistem içerisinde nasıl varlık mücadelesi verdiğini de görüyoruz. Dolayısıyla kadınların atölyelerde kendi özüyle buluşmasını sağlıyoruz” diye belirtti.

‘HAKİKAT İÇİN JİNEOLOJİ’DE BULUŞALIM’

Kapitalist modernitenin örmüş olduğu 5 bin yıllık sistemin yıkılması ve kadın varlığını ortaya çıkarmanın zor bir süreç olduğunu ifade eden Gatar, çalışmalarını tüm hızıyla sürdüreceklerini söyledi. Şuanda Jineoloji dergisinin 6’ncı sayısını hazırladıklarının bilgisini veren Gatar, tüm kadınlara şu mesajı verdi: “Jineoloji atölyelerinde buluştuğumuzda kadınların kendi hakikatini açığa çıkarması diyoruz çünkü yaşadığımız gerçekler zihnimize hakikat olarak empoze edilmek isteniyor. 'Öyleyse kadın hakikati nedir?' sorusunun cevabı bizi hem tarihsel olarak doğal toplum zihniyetine götürüyor hem de güncel olarak kapitalist moderniteye karşı direnen kadınların günlük deneyimlerine...”