İSTANBUL - Türkiye tarihinin en büyük işçi direnişi olan 15-16 Haziran'ın 47’nci yıldönümünde işçiler, kıdem tazminatının ellerinden alınmak istenmesine ve OHAL’in baskıcı uygulamalarını ancak “15-16 Haziran ruhuyla” durdurulabileceklerini söyledi.
İstanbul’da başlayan ve Türkiye’nin birçok şehrine yayılan 15-16 Haziran işçi direnişi 47’nci yıl dönümüne girdi. 1970 yılında işçilerin grev, örgütlenme ve mücadelelerine engel olacak yasanın Meclis’te kabul edilmesini protesto eden işçiler direniş ile yasanın iptal edilmesini sağladı. Bugün ki yasal hakların birçoğunun 15-16 Haziran işçi direnişinin kazanımlarına borçlu olduklarını söyleyen işçiler, kıdem tazminatlarının ellerinden alınmasına, kiralık işçiliğe-taşeronlaştırmaya, OHAL’in baskıcı uygulamaları dâhil tüm kazanılmış haklarının ellerinden alınmak istenmesine ve demokrasiye ancak “15-16 Haziran ruhuyla” erişilebileceklerini vurguladı.
İŞÇİLER DİRENİŞLE 'DUR' DEDİ
1970 yılında işçilerin devrimci mücadele ile bağını kesmek ve sendikal kazanımlarının önüne geçmek amacıyla Adalet Partisi (AP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri 274 sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 sayılı Grev ve Lokavt Kanunu'nda değişiklik için yasa tasarısı önerisinde bulundu. Her iki partinin de iddiası “Güçlü sendikacılık yaratılması” olurken gerçekte ise işçilerin örgütlenmesinin ve grev hakkının kısıtlanmasını amaçlıyordu. Meclis’te yapılan görüşmelerin ardından 4 ret oyuna karşın 230 oyla yasa tasarısı kabul edildi. 4 gün sonra işçiler, 15 Haziran 1970 tarihinde protesto eylemlerine başladı. İstanbul merkezli başlayıp dalga dalga tüm kentlere yayılan protesto eylemleri sırasında patronlar şehirleri terk etmenin yanı sıra ülkeyi dahi terk etmeye başlamıştı. İşçilerin direnişinden korkan ve büyümesinin önüne geçmek için 21 DİSK yöneticisi gözaltına alındı, binlerce işçi önderi işten çıkarıldı. 16 Haziran’a gelindiğinde ise 150 bin işçi alanlardaydı. İşçilerin alanlarda dalga dalga büyüyen direnişine engel olmak isteyen devlet, sıkıyönetim ilan etmek zorunda kaldı. İşçilerin mücadelesi önünde geri adım atmak zorunda kalan devlet, 9 Şubat 1971 tarihinde aldığı kararla yasayı iptal etmek zorunda kaldı.
‘ZİHNİYET DEĞİŞMİYOR’
Türk-İş yönetimine olan muhalif kimliği ile bilinen sendikalardan biri olarak da bilinen Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) üyesi ve DHL Logistik Kemerburgaz işyeri temsilcisi olan Cüneyt Yusufoğlu, 12 yıldır işçilik yaşamında kazanılmış haklarına ve bugünkü sendikalı oluşunu 15-16 Haziran büyük işçi direnişine borçlu olduğunu anlattı. 1970 yılında işçilerin önüne set çekmek isteyen zihniyetin bir benzerinin bugün de olduğuna dikkat çeken Yusufoğlu, “Bugün kıdem tazminatına el konulmak isteniyor. Geçtiğimiz yıl kiralık işçi büroları bizim tabirimiz ile köle bürolarının açılması bugün ise her fırsatta önümüze getirdikleri kıdem tazminatına büyük bir saldırı var. 15-16 Haziran’daki zihniyet değişmiyor o gün nasıl ki işçiler büyük bir direniş ile mücadele etti ise, bugün de tüm sendikalar ve işçiler bir araya gelerek bu saldırılara dur demeliyiz. Aksi durumda yarın başka bir saldırı ile karşı karşıya kalacağız” diye konuştu. 15-16 Haziran’daki direniş ruhunun bugün olmadığını da vurgulayan Yusufoğlu, bu bölünmüşlüğü giderebilmek için KESK, DİSK, Türk-İş gibi konfederasyonlara büyük iş düştüğünü ve mücadele etmeleri gerektiğini ifade etti. Yusufoğlu, mevcut OHAL sisteminin, demokratik gericiliğin önüne geçmek için sadece 15-16 Haziran ruhu kalmış gibi göründüğünü ve tüm kesimlerin bir araya gelerek mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
‘SENDİKALARA SAHİP ÇIKALIM'
1970 yılında özellikle mücadeleci sendikalardan DİSK’in devlet tarafından kapatılmak istendiğinin altını çizen UPS işçilerinden Olgun Ballıkaya, “Sendikalı olsun, sendikasız olsun, hangi parti veya sendika üyesi olursa olsun bugün yapılan tüm saldırılara karşı birlikte mücadele etmek gerekiyor. Aksi durumda kazanılmış haklarımız da ellerimizden alınacak. Yapılması gereken sendikalarımıza sahip çıkmaktır birlikte mücadele etmektir” diyerek işçileri kazanılmış haklarına sahip çıkmaya çağırdı.
‘KIDEM TAZMİNATINI KORUMALIYIZ'
Ege Birlik’te sendikalı işçi olarak çalışan Erdal Çınar da, 15-16 Haziran’ın Türkiye işçi sınıfı tarihi için önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, tüm saldırılara karşı 15-16 Haziran ruhuyla direnilebileceğine dikkat çekti. Kıdem tazminatının işçilerin son kalesi olduğunu ifade eden Çınar, “İşçiler iktidarın yalanlarına, sarı sendikalara, satılık sendikalara kanmaması gerekiyor. İşçiler kanının son damlasına kadar son kazanılmış son kaleleri olan kıdem tazminatını korumak için savaşmalıdır” dedi.