ANKARA - Son KHK ile ihraç edilen sağlık emekçisi Adnan Vural, "KHK'leri KaHKaha ile karşıladım", "Aç kalmayacağız çünkü yoldaşlarımız var", "Sivil ölüme karşı dimdik ayaktayım" sözleriyle, ihraç edilen tüm emekçilere dayanışma ve birlikte mücadele çağrısı yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Adnan Vural, son yayımlanan 692 sayılı KHK ile Haymana Devlet Hastanesi'ndeki sağlık memuru görevinden ihraç edildi. Yıllar önce Haymana'ya sürgün edilen, ihracını da üzerindeki baskılar dolayısıyla oldukça normal karşılayan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Vural, "Mağdur olduğumu düşünmüyorum. Sadece yaşattığımız, yaşatmaya çalıştığımız hastaları mağdur etti. Ben o hastaları düşünüyorum" dedi.
'KAHKAHA İLE KARŞILADIM'
Vural, KHK yoluyla yapılan ihraçların birçok insanın hayatını ipotek altına ve "sivil ölüme" mahkum ettiğini söyledi. Ancak buna karşı herkesin "dik durması" gerektiğinin altını çizen Vural, “İhraç edildiğimi ilk duyduğunda gülerek karşıladım! Yani KHK’leri 'KaHKaha' ile karşılıyorum. Özgürleştiğimi düşündüm. Çünkü devlet zor aygıtları üzerine kurulu bir yapılanma. Ve biz de bu çarkın bir parçasıydık" diye konuştu.
'AÇ KALMAYACAĞIZ, YOLDAŞLARIMIZ VAR'
Vural, ihraç edilerek devletin kendisine "sen aç kalacaksın" mesajı verdiğini belirtti ve "Bu mesajı kabul etmiyorum. Hayır, ben aç kalmayacağım. Benim yoldaşlarım var. Örgütlü bir KESK var. Biz bu günleri hep beraber aşacağız" dedi.
'DEVLET DAİRESİ OLMADAN DA İŞİMİ YAPABİLİRİM'
İhraç edilmesinin işini yapmasını engellemeyeceğini de ekleyen Vural, "Her zaman ücretsiz ve anadilde sağlık hakkı için mücadele ettim. Bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Devlet dairelerinde çalışmadan da bu işi yapabiliriz" diye konuştu.
'MEMURLUĞUN GETİRDİĞİ SINIRLAMALARDAN KURTULACAĞIM'
Vural, işinden dolayı hem insan hakları ortamına hem de kendisine çok uzun süredir yeterince zaman ayıramadığını belirterek, "İhraç edilmemle birlikte özellikle hak ihlalleri konusunda daha fazla çalışacağım" dedi. Vural, şöyle konuştu: "Yani asıl yapmak gerekenlere biraz daha yükleneceğim. Bu anlamda daha çok özgürleştiğimi düşünüyorum. Bundan sonra bu özgürlüğü birazcık kendi lehimize de çevirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu açıdan özgürlük kavramını kullandım. Ama benim anladığım özgürlük kavramı sadece bu değil. Altını çizerek söylüyorum; sivil ölüme iten bir sisteme karşı 'hayır ben ayaktayım' diyorum. Onların kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak için de elimden geleni yapacağım. Bundan sonra daha çok cesaretle yaşanan hak ihlallerinin üzerine gideceğim. O devlet memurluğu kavramının getirdiği bazı sınırlamalardan kurtulacağım."
'BİRLEŞİM BİR MÜCADELE GEREKİYOR'
Vural, şunları dile getirdi: “120 bin kişi KHK’ler ile ihraç edilmiş durumda. Tüm emekçi arkadaşlarımızın biraz daha cesaret ile işlerini geri istemeleri gerekiyor. 120 bin sayısı aslında neyi ifade ediyor. Bu sayıyı kişilerin aileleri, yakınları ve çevreleri ile birlikte ele aldığında yaklaşık 10 milyon civarında insan edebilir. Herhalde bir parti kursak bu kadar kişiyi bir araya getiremeyiz. Sadece bu insanların, işinden edilmiş, cezaevlerine konulmuş, işlerinden emeklerinden atılmış ve cezaevlerine tıkılmış insanların aileleri bile bir araya gelse, birçok şey düzelir. Bunun için ihraç edilen tüm emekçilerin birleştiği bir cephenin örülmesi gerekir. Gerçekten çocukların tecavüze uğramadığı, çocukların yaşamlarının karanlığa gömülmediği bir dönem istiyoruz. Bu dönemi de başarmak için sadece işini geri isteme üzerinde değil de OHAL ve bu yaşatılan faşizme karşı birleşik bir mücadele gerektiğini düşünüyorum."
‘İŞİMDEN ÖNCE NURİYE VE SEMİH’İN HAYATLARINI İSTİYORUM’
Vural, uzun süredir Yüksel Caddesi'nde devam eden "İşimizi geri istiyoruz" eylemlerine insan hakları savunucusu kimliği nedeniyle gözlemci olarak katılıyordu. Açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın kritik aşamadaki sağlık durumlarına işaret eden Vural, "Kendi işimden önce 139 gündür açlık grevinde olan Nuriye ve Semih için mücadele vereceğim. İşimden önce Nuriye ve Semih'in hayatlarını istiyorum. Çünkü iki emekçi arkadaşımız şu anda ölüm sınırında” dedi.