‘Ben öldüm mü semercilik de biter bu topraklarda’

DENİZLİ - Denizli Buldan’da 59 yıllık semerci Süleyman Damgacı, 81 yıllık ömrüne rağmen mesleği ayakta tutmak için direniyor. Damgacı, “Buldan’ın en son semercisi benim. Ben öldüm mü semercilik de bitecek bu topraklarda” diyor.

Binek ve yük hayvanlarının taşımacılıktaki yerini motorlu araçların almasından kaynaklı semercilik mesleği yok olmakla yüz yüze. Denizli’nin Buldan ilçesinde semercilik mesleğinin son temsilcilerinden 81 yaşındaki Süleyman Damgacı, gelişen araç teknolojisine karşı direniyor. Babasından miras aldığı semercilik mesleğini 59 yıldır devam ettiren Damgacı, Buldan’da kalan son semer ustası.

MİRASI TAŞIYAN TEK KİŞİ

59 yıl önce Buldan’da sadece 3 semer ustasının olduğunu belirten Damgacı, “Bunlardan biri de benim babamdı. Ben babamdan bu mesleği öğrendim ama diğer ustaların çocukları öğrenmediği için Buldan'da bu mirası taşıyan bir ben oldum” dedi.

59 yıldır Buldan ve çevresinde bulunan köylerde her gün dolaşarak semer yaptığını aktaran Damgacı, “Geçmişte babam gece gündüz semer yapardı. O zaman 7-8 adet eşek hanı vardı. Çok araba yoktu. 2-3 araç tek vardı. Semer yapmaktan bıkardık o zaman. Çok güzel para kazanırdık, çok güzel ekmek yerdik. Şimdi arabalar çoğalınca bizim mesleğimiz de sona eriyor. Şu an sigara paramı zor kazanıyorum. Baba mirasını devam ettirmek için şu an zevk amaçlı yapıyorum” diye konuştu.

‘BENDEN SONRA BİTER'

“Buldan’ın en son semercisi benim ve benden sonra da semerci olmayacak buralarda. Ben öldüm mü semercilik de bitecek bu tarih kokan topraklarda” diyen Damgacı, iç çekerek şöyle devam etti: “Çırak da yetiştiremiyoruz. Bu mesleği öğrenmek dahi istemiyorlar. Öğrenememelerinin sebebi ise günümüzde geçerli meslek olmadığı için.”

Yüzünde bir tebessümle “Ben semeri öğrenirken babamdan çok dayak yedim o kadar yedim ki sorma gitsin” diyen Damgacı, “Şimdiki gençlere laf dahi edemiyoruz. Gençler sürekli ‘Biz bilgisayarla uğraşıyoruz semercilikle uğraşmayız’ diyorlar. Bu beni çok üzüyor” dedi.

MİNYATÜR SEMER YAPIYOR

Şu an sadece dağ köylerinden semer için sipariş aldığını dile getiren Damgacı, “Sanatı zorla sevdiremezsin. Bundan dolayı bende sürekli daha farklı neler yapabilirim, semerciliği nasıl sevdiririm diye düşünüyorum” dedi.

Semerciliğin bitmemesi ve gelecek nesillere aktara bilmek için 5 yıldır minyatür semer yaptığının altını çizen Damgacı, “Arabalar çoğaldıkça eşekler kalmadı. Bizde ne yapalım minyatür yapıp satıyoruz. Hem bu şekilde semerciliğin ömrünü uzatıyoruz hem de tanesini 75 TL karşılığında sattığımız minyatür semerlerden geçimizi sağlıyoruz. Minyatür semerlere şu an ilgi de çok. Hastayım ayaklarım ve belimde ağrılar var ama bu mesleğin bitmemesi için bu soğukta dükkana gelerek semer yapıyorum” dedi.

SEMER NASIL YAPILIR?

Damgacı, “Belki bu haber yoluyla da olsa birileri bu mesleği devam ettirir” diyerek, semerin yapılışını şöyle anlattı: “Öncelikle keten çulu lazım ve semer otu. Semer otu olmalı ama hasır otu değil. İlk işlemimiz dikim, sonra arkası işleniyor semerin. Çınar ağacından bazı parçalar marangoza kestirilir. Kesilen parçalar törpüyle törpülenir, zımpara yapılır ve arkası önü ayarlanır. En iyi semerde çınar ağacından yapılır. Sonra derisini işler, çatmasını takarız. Paldım denen arkadan dolaşan bağ, aşırtma denen üst taraftan dolaşan bağ, karakolan denen semerin düşmemesi için yapılan bağ ve ağzındaki yuları deriden hazırlarız. Bütün ayrıntılar titizlik ve incelikle gerçekleştirilir, yoksa uymaz parça parçaya.”

Gökhan Öner - dihaber