URFA - Urfa'nın 49 yıllık neccarı Mustafa Selver, tahtadan beşik, keklik kafesi, ayna tacı, yatak tacı yaparken, kentin mırranın en iyi dövüldüğü kahve dibeğindeki tek ustası olduğunu söylüyor.
Urfa'nın tarihi Aşağı Çarşı’sında Marangoz (Neccar) Pazarı'nda atölyesi bulunan 57 yaşındaki Mustafa Selver, 49 yıllık marangozluğun yanı sıra ahşap oymacılığı ile sanat eserleri yapıyor. 6 yaşındayken marangoz olan amcasının yanında çırak olarak meslek hayatına başlayan Selver, o günden sonra bir elinde çekici, diğer elinde ıskarpelası (Oyma aleti) eksik olmadı. Selver, kapı, pencere, masanın yanı sıra beşik, keklik kafesi, ayna tacı, yatak tacı, kahve dibeği gibi çeşitli ürünler yaparak geçimini sağlıyor.
KAHVE DİBEĞİNİN TEK USTASI
Selver, "Urfa'da kahve dibeği yapan tek ustayım" diyerek, marangoz olma öyküsünü şöyle anlattı: "İlkokula giderken okuldan sonra amcamın atölyesine gidiyordum. Yıl 1965. 1970'de de ilkokuldan mezun oldum. Sonra amcamın yanında marangozluğa devam ettim. Aileden gelen bir meslek. Benim dedemde marangozdu. Babam kamyon şoförüydü. Kaza çok oluyor diye annem beni babamın yanına vermezdi. Böylelikle askere gidene kadar amcamın çırağı oldum."
‘MIRRA EN İYİ DİBEKTE DÖVÜLÜR’
Yaptığı işi severek yaptığını ifade eden Selver, yılların alışkanlığı olan ahşap kokusunun hayatında ayrı bir yeri olduğunu söyledi. 4 çocuğu olan ve yıllardır kiraladığı küçük atölyede marangozluk yaparak çocuklarına baktığını belirten Selver, şöyle devam etti: "Ustamın zamanında yapamadığı işleri yapıyorum. Ustam ahşap oyma yapmıyordu. Ben kendimi geliştirdim. Oyma ve kabartma yaptım. Sipariş üstüne iş yapıyorum. Mesela beşik istiyorlar ya da Urfa'ya özgü kahve dibeği. Kahve dibeğini Urfa'da benden başka yapan yok. İşçiliği çok, el emeği istiyor. Çekiç ile vurarak yapıyorum. Kahve dibeğinin eski ustalarını örnek alarak öğrendim. Mırra (Acı kahve) en iyi dibekte dövülür ve tat verir."
AHŞAP DAHA SAĞLIKLI
Kahve dibeğini genelde kırsak kesimden alıcı bulduğunu ve 750 TL'ye sattığını söyleyen Selver, bir kahve dibeğinin ancak 2 ayda bittiğini ve çok zahmetli bir işçiliğinin olduğunu ifade etti. Tahta işçiliğinin sağlığa plastik kadar zarar vermediğini dile getiren Selver, "Tahtanın tozu insana zarar vermez, ama plastik öyle değil, zarar veriyor. Eskiden kapı pencereler ağaçtandı. Ağaç zehirli gazı hapseder içine. Plastik öyle değil. Plastik kanser yapıyor" şeklinde konuştu.
'ÖLÜRSEM OĞLU DEVAM ETSİN'
"Ben ölürsem oğlum devam etsin" diyerek mesleğinin teknolojiye yenik düşmemesi için oğlunu eğittiğini söyleyen Selver, marangozluğun ve ahşap oymacılığının devam etmesini istediğini dile getirdi.